bir güle bakmak

Fotoğraflar: Gülbin Eriş, Kayhan Kaygusuz

Canlı performans
Aralıksız 28 gün
“İhtiyaç: Sen, 672 Saat Canlı Süreç”
Simge Burhanoğlu küratörlüğünde
İstanbul
16 şubat-16 mart 2018

ne yaptın deseler bu geçen yıllarda;
dikenleriyle, güzelliğiyle bir güle baktım,
bir güle tutunmaya, bir gülü yaşatmaya çalıştım.

bir güle bakmak, 28 gün boyunca günün 24 saati, 7 metrekare bir alanda, bir toprak zeminin üzerine ekili gül fidanları arasında gerçekleşir. Bir ay döngüsü boyunca sanatçının içinde yaşadığı bu alan, bir odanın içinde, izleyicinin içeriyi filtreli bir şekilde gördüğü, içeriden dışarının görülmediği bir cam bölme ile izleyici alanından ayrıdır. Sanatçı cam bölmede bulunan kapıyı zaman zaman açık tutarak izleyiciye odasına tek tek girmesi için bir davet sunar. Sanatçı her sabah gün doğumuyla bir gül keserek tüm günü o güle bakarak geçirmiş ve her akşam gün batımıyla koluna neşter ile adına “zaman kesiği” dediği bir kesik atarak o günün gülünü duvara asar.

Sanatçının kendi içine doğru bir dip dalış olarak adlandırdığı performans, kavramsal çerçevesini Türkiye’nin son yıllarında politik atmosferin etkisiyle kişisel yaşamların bir karamsarlık ve çaresizlik duygusuyla içine kapanmasından ve bunun içerisinde bir güzelliği yaşatma uğraşı olarak anlamlandırdığı sanata tutunma çabasından alır. Bu performansı ile sanatçı ilk defa bedenine kalıcı bir müdahalede bulunarak çaresizlik ve dünyaya kapanmışlık hissinin bedendeki hasarını vurgular ve performanslarında ilk defa izleyici ile arasına bir filtre koyarak bu yolla yine ülkenin politik atmosferinin etkisiyle kolektif olarak içinde olunan kendini gizleme halini ortaya koymaya çalışır.

Performans sonrası mektubu:

“her gün bir gülden başlayıp derimde biten, derinlerimden, en dibimden geçtiğim bir yolculuktu bir güle bakmak. 28 gün boyunca yaşadığım o odada, 28 gece uyuduğum o yatağın altının kapkara akreplerle kaplı olduğunu gördüğüm oldu. dibiminden, içimdeki ziftten geçtim, tüm zayıflığımı kaydettiğim günlüğümü yakmak, kendimi atmak istediğim oldu.

günlüğümü yakmadım. kendimi atmadım. toprakla kaplı odamda, her gün bir gülle kaldım.

çünkü bin yıldır ışık görmemiş derin su altına inmenin bilgisine sahip olmayı istedim.

çünkü kendilik bilgisi kadar dönüştürücü bir gücün daha olmadığına, hatta dönüşümün ancak kendilik bilgisiyle mümkün olduğuna inandım.

çünkü 10 (+2) kişinin* 28 gün boyunca bir binaya girme iradesi göstermesinin, 10(+2) kişinin kendini insanlara açmasının dünyayı değiştirme gücüne inandım.

28 günün ardından o yatağın içime girdiğini çıktıktan sonra yatağın altında ne olduğunu içime bakıp söyleyebildiğimde anladım.

yatağımın altında ürkek, biraz korkmuş bir derin su yaratığı gördüm. yumuşak. hiçbir kabuğu olmayan. arada bir kızması kabuksuzluğunun açtığı yaralanma olasılığından gelen.

şimdilerde ise bu derin su yumuşağım, yatağın altında saklanmaya ihtiyaç duymuyor, ışığa alışmakla kalmadı, sevmeye başladı.

28 günlük bu yolu mümkün kılanlara;
önce binayı mümkün kılan gaye ve ömer burhanoğlu’na,
insanlara temas etmeye, insana, yola inancıyla bu yolu mümkün kılan simge
burhanoğlu’na ve
onun yarattığı bir düşün gerçekleşmesi olan, parçası olmaktan mutluluk duyduğum
performistanbul’a,
yolun taşlarını gündüz gece döşemeseydi halimiz harap olacak olan derya dinç’e,
yan odamdan gelen sesiyle içime ferahlık veren ekin bernay’a,
üst katımdan gelen müzikleriyle i. ata doğruel’e,
paylaşmanın türler arasındaki ayrımları dahi yıkabileceğini gösteren mk yurttaş’a,
aslı dinç’e,
binanın dışında olarak içeride olmanın bir formunu gerçekleştirerek iç ve dış
arasındaki sınırları yeniden tanımlamış olan gülhatun yıldırım’a,
bana performansın bir şifa yolculuğu olduğunu bir kez daha hatırlatan özlem ünlü’ye ,
bedenini insanlar için bir ses aygıtı haline getirerek beden-ses-sınırlar üzerine kafamda yeni başlıklar açan batu bozoğlu’na,
evine bir kamera yerleştirerek mahremini ortaya koyan ebru sargın’a,
insanlara yalnız ve karanlıkta bedenleriyle olmanın güzelliğini yaşatan selin
kocagöncü’ye,
her işe koşturmuş gönüllülerimiz; cemre, enes, hüseyin, fulya, gamze, su ve uğur’a,
9 işin de en büyük izleyicisi olan güvenlik çalışanı ali ihsan’a ve tüm güvenlik
ekibine,
ihtiyaç: sen’in mutfağında olan burada sayamadığım daha birçok isme,
28 gün boyunca gelen tüm izleyicilere
(ki onlar farkında olarak ya da olmayarak performansları yaratanlardı)
ve elbet bu sürecin kaydını en mükemmel şekilde tutmuş olan kayhan kaygusuz ve gülbin eriş’e

yola, güle, toprağa, derin sulara

minnetle…”

leman
16 nisan 2018
istanbul